1. Ana Sayfa
  2. /
  3. Otizim Tanımı

Otizim Asperger Sendromu Rett Sendromu Atipik Otizim ile ilgili bilgiler

Otizm, doğuştan olan, beynin ve sinir sisteminin farklı yapısından ya da işleyişinden kaynaklandığı kabul edilen nörobiyolojik bir bozukluktur. Başkalarıyla etkileşimde bulunmayı engelleyen ve kişinin kendi iç dünyasıyla baş başa kalmasına yol açan otizm, genellikle 3 yaştan önce ortaya çıkmakta ve bireylerin sosyal iletişim, etkileşim ve davranışlarını olumsuz olarak etkilemektedir.

Asperger Sendromu

Asperger sendromunun otizmden farkı, dil gelişiminde sorunlara rastlanmamasıdır. Diğer bir deyişle, Asperger sendromu otizmden daha hafif seyreden bir otistik spektrum bozukluğu kategorisidir. Asperger sendromunda da sosyal etkileşimde önemli sorunlar görülür. Ayrıca, ilgi ve davranış sınırlılıkları ve takıntıları da mevcuttur.

Çocukluk Disintegratif Bozukluğu
Çocukluk disintegratif bozukluğu iki yaştan sonra başlar. Bozukluğun başlamasıyla, önceden edinilmiş yetiler hızla yitirilir. Çocukluk disintegratif bozukluğu tanısı alan çoğu çocuğun zihinsel becerileri, ileri derecede zihin özürlü düzeyine kadar geriler. Bu çocuklar, birkaç yıl içinde, ileri düzeyde otizm tanısı alanlarla çok benzer hale gelirler. Tabloya, çoğu zaman, tuvalet kontrolü yitimi ve havaleler de eşlik eder. Çocukluk disintegratif bozukluğuna, çok seyrek rastlanmaktadır. Ayrıca, bu tanıyı alan çocukların büyük bir bölümü erkektir.

Rett Sendromu

Rett sendromu 6–18 aylar arasında başlar. Neredeyse yalnızca kızlarda görülen bu sendrom, kalıtsaldır. Sendromun başlamasıyla, tüm zihinsel, sosyal, iletişimsel ve devinsel beceriler geriler; ayrıca, denge bozuklukları ortaya çıkar. Rett sendromunun otistik spektrum bozuklukları arasında yer almasının doğru olmadığı yönünde görüşler vardır.

Atipik Otizm

Atipik otizm, başka şekilde sınıflandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluklar (PDD-NOS: Pervasive developmental disorders not otherwise specified) için kullanılan genel bir terimdir. Atipik otizm, otizm ya da Asperger sendromunun bazı özelliklerinin görülüp, bazılarının görülmemesi durumlarında; diğer bir deyişle, kuşkulu durumlarda konulan tanıdır. Örneğin, hafif otistik belirtiler gösterme durumunda ya da yüksek işlevli otizm özelliği gösterme durumunda, genellikle, atipik otizm tanısı konmaktadır.

Otizm ile ilgili ilk makaleler, 1940’lı yıllarda yayımlanmıştır.

1950’lerde, otizmin, annenin ‘soğuk’ ve ‘ilgisiz’ olmasından kaynaklandığı yönünde bir görüş öne sürülmüştür ancak günümüzde bu görüş geçerli değildir.
Otizme ilişkin ilk bilimsel dayanaklar 1960’larda ortaya çıkmıştır.
Otizm ile ilgili ilk bilimsel tanı ve sınıflama çalışmaları 1990’ların başında sonuç vermiştir.
1992 yılında Amerikan Psikiyatri Birliği, DSM-IV’de, otistik bozuklukların tanılanmasına ilişkin ölçütleri netleştirmiştir.
1993 yılında benzer bir sınıflama Dünya Sağlık Örgütü tarafından da önerilmiştir (ICD–10: International Classification of Diseases).
Tanı ve sınıflama çalışmaları gibi otizmle ilgili ilk biyomedikal çalışmalar da 1990’lı yıllarda görülmektedir.
Otizm terimi, zaman içinde yerini, otistik spektrum bozukluğu terimine bırakmıştır.
Otistik spektrum bozuklukları (autism spectrum disorders-ASD), yaygın gelişimsel bozukluklarla (pervasive developmental disorders-PDD) eşanlamlı olup, ileri düzeyde ve karmaşık bir gelişimsel yetersizlik anlamında kullanılmaktadır.
Otistik spektrum bozukluklarının nörolojik nedenlerden kaynaklandığı sanılmaktadır.
Otistik spektrum bozuklukları ruh hastalığı değildir; ancak, belirtileri bazı ruh hastalıklarını çağrıştırabilir.
Yapılan bilimsel araştırmalar, otistik spektrum bozukluklarının çocuk yetiştirme özellikleriyle ya da ailenin sosyo-ekonomik özellikleriyle ilişkisi olmadığını göstermiştir.
Otistik spektrum bozukluklarının kalıtsal olabileceği yönünde bulgular vardır; ancak, geni ya da genleri henüz bulunmuş değildir.
Son verilere göre, otistik spektrum bozuklukları yaklaşık her 150 çocuktan birini etkilemektedir. Ayrıca, erkeklerdeki yaygınlığı kızlardan dört kat fazladır.
Otistik spektrum bozukluğuna sahip bireylerin çoğunluğunda, farklı düzeylerde zekâ geriliği görülür.
Otistik spektrum bozukluğuna sahip bireylerin pek azında (yaklaşık %10), çok güçlü bellek, müzik yeteneği vb. üstün özelliklere rastlanır.

Amerikan Psikiyatri Birliği DSM IV tanı ölçütlerine göre Otizm tanı ölçütleri

A) En az ikisi 1. maddeden ve birer tanesi 2. ve 3. maddeden olmak üzere; 1. 2. ve 3. maddelerden toplam 6 ya da daha fazla maddenin bulunması.

1) aşağıdakilerden en az ikisinin varlığı ile kendini gösteren toplumsal etkileşimde nitel bozulma:
a) toplumsal etkileşim sağlamak için yapılan el-kol hareketleri, alınan vücut konumu, takınılan yüz ifadesi, göz göze gelme gibi birçok sözel olmayan davranışta belirgin bir bozulmanın olması
b)yaşıtlarıyla gelişimsel düzeyine uygun ilişkiler geliştirememe
c) diğer insanlarla eğlenme, ilgilerini ya da başarılarını kendiliğinden paylaşma arayışı içinde olmama (örn: ilgilendiği nesneleri göstermeme, getirmeme ya da belirtmeme)
2) aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren iletişimde nitel bozulma:
a) konuşulan dilin gelişiminde gecikmenin olması ya da dilin hiç gelişmemiş olması(el-kol ya da yüz hareketleri gibi diğer iletişim yollarıyla bunun yerini tutma girişimi eşlik etmemektedir.)
b) konuşması yeterli olan kişilerde, başkalarıyla söyleşiyi başlatma ya da sürdürmede belirgin bir bozukluğun olması
c) basmakalıp ya da yineleyici özel bir dil kullanma
d) gelişim düzeyine uygun çeşitli imgesel ya da toplumsal taklitlere dayalı oyunları kendiliğinden oynamama
3) aşağıdakilerden en az birinin varlığı ile kendini gösteren davranış, ilgi ve etkinliklerde sınırlı, basmakalıp ve yineleyici örüntülerin olması:
a) ilgilenme düzeyi ya da üzerinde odaklanma açısından olağandışı, bir ya da birden fazla basmakalıp ve sınırlı ilgi örüntüsü çerçevesinde kapanıp kalma
b) özgül, işlevsel olmayan, alışılageldiği üzere yapılan gündelik işlere ya da törensel davranış biçimlerine hiç esneklik göstermeksizin sıkı sıkıya uyma
c)basmakalıp ve yineleyici motor manyerizmler (örn: parmak şıklatma, el çırpma ya da burma ya da karmaşık tüm vücut hareketleri)
d) eşyaların parçalarıyla sürekli uğraşıp durma
B) Aşağıdaki alanlardan en az birinde, 3 yaşından önce gecikmelerin ya da olağandışı bir işlevselliğin olması: 1-Toplumsal etkileşim, 2- Toplumsal iletişimde kullanılan dil ya da 3-Sembolik ya da imgesel oyun
C) Bu bozukluk Rett Bozukluğu ya da Çocukluk Dezintegratif Bozukluğuyla daha iyi açıklanamaz.

Başka Türlü Adlandırılamayan Yaygın Gelişimsel Bozukluk

YGB (BTA)
Bu kategori atipik otizmi de kapsar. Başlangıç yaşının geç olması ya da gözlenen semptomların atipik olması ya da gözlenen semptomların tanı koymak için yetersiz kalması ya da bunların hepsinin bir arada bulunması nedeniyle Otistik Bozukluk için tanı ölçütlerini karşılamayan klinik görünümleri içermektedir.

Ortak Problem Alanları

1- Sosyal etkileşimde bozukluk
2- Dil, konuşma ve sözel olmayan iletişimde bozukluk
3- Tekrarlayan davranışlar, kısıtlı ilgi alanları

Kaynakça

• http://www.naar.org/aboutaut/whatis_hist.htm
• http://www.nimh.nih.gov/publicat/autism.cfm?Output
• Kırcaali-İftar, G. (2003). Otistik özellik gösteren çocuklara iletişim becerilerinin kazandırılması. İstanbul: Ya-Pa.
• Koegel, R. L. ve Koegel, L. K. (2005). Pivotal response treatments for autism: Communication, social, and academic development. Baltimore: Paul H. Brookes.
• Ozonoff, S. ve Rogers, S. J. (2003). From Kanner to the millennium. A. Ozonoff, S. J. Rogers ve R. L. Hendren (Editörler), Autism spectrum disorders: A research review for practitioners (s. 3–33). Washington, DC: American Psychiatric Publishing, Inc.
Scheuermann, B. ve Webber, J. (2004). Autism: Teaching does make a difference. Australia: Wadsworth

Alıntı
www.otizmvakfi.org.tr